18 Temmuz 2009 Cumartesi

Gamzeler, çekiciliğe katkı sağlıyor

Kadınlarda ve erkeklerde gülünce yanaklarda oluşan, kalçada ise belin arka kısmında omurganın her iki yanında bulunan çukurluklara gamze deniliyor. Bazı kişiler sadece gamzelere vurulup, aşık bile oluyor. Hatta kalçalardaki gamzelerin vücudu daha seksi gösterdiği de sık sık ileri sürülmekte…


Estetik-Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Hasan Fındık, gamze estetiği sorularımızı yanıtladı.


Estetik, plastik ve rekonstrüktif cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hasan Fındık son aylarda gamze yaptırmak isteyenlerin sayısında artış gördüğünü söylüyor. “Pantolon bellerinin iyiden iyiye aşağıya kadar inmesi kalçaya gamze (venüs gamzeleri) yaptırma modasını da beraberinde getirdi. Venüs gamzeleri sayesinde insanlar yanağa da gamze yapılabileceğini öğrenince yanak gamzesi talebi de arttı. Bu konuda ciddi bir taleple karşılaşıyoruz. Üstelik şimdi kalçaya veya yüze gamze yaptırmak kuaföre gitmek kadar kolay. Hatta gamze yaptırma operasyonundan sonra, kuafördekinden çok daha kısa sürede muayenehaneden çıkıp evlerine gidebiliyorlar. Lokal anestezi uygulayarak 15-20 dakikalık küçük bir operasyonla gamzeyi yapıyoruz.”


Vücutta gamzeler nerelerde bulunur?

Vücutta belirgin olarak 2 farklı bölgede gamze bulunabilir. Bunlardan biri yanaklar diğeri ise, popo ile bel bölgesinin birleştiği yerde bulunan sakroiliak (Venüs gamzeleri) gamzelerdir. Yüzdeki gamzelerin bazıları mimiklerle ortaya çıkabilirken, bazıları normal duruşta da bir sevimli çukurcuk olarak kendisini belli eder. Popo üzerindeki gamzelerin neredeyse tamamı ise normal duruşta belirgindir, hareketle görünümleri üzerinde anlamlı bir değişiklik gözlenmez.


Son yıllarda neden gamze operasyonları popülerlik kazandı?

Düşük bel modasının gelişimiyle birlikte karın-göbek ve bel bölgesi şekillendirme operasyonları zaten oldukça sık yapılmaktaydı. Özellikle Avrupa ve Amerikalı genç kuşak pop yıldızları ve sinema sanatçılarının bikinili (ve dolayısıyla da Venüs gamzeli) fotoğraflarının medyada görünmesi sonucunda müthiş bir venüs gamzesi akımı başlamış oldu (benzer bir durum Jennifer Lopez, Shakira gibi yıldızlardan esinlenerek kalça şekillendirme ve kalça protezi operasyonlarının artması şeklinde de karşımıza çıkmıştı). Gamze operasyonları ile karın-bel ve sırt estetiği bütünleşmiş oldu. Yanak bölgesi gamzeleri ise zaten çok arzu edilen bir görünüm olmakla birlikte böyle bir işlemin yapılacağı bilinmiyordu. Venüs gamzeleri sayesinde insanlar yanağa da gamze yapılabileceğini öğrenince yanak gamzesi talebi de arttı.

Yanak bölgesinde iki farklı yaklaşımla gamze oluşturulabilir. Hangi tekniğin seçileceğine kişinin istekleri, beklentileri ve yüz yapısı değerlendirildikten sonra karar verilebilir. Tekniklerin biri deri altindaki dokunun azaltılması şeklindedir. Diğer teknik ise deri altındaki dokunun yüzdeki mimik kaslarının tespit edilmesi şeklindedir. Bazı durumlarda bu iki tekniğin kombinasyonu gerekebilir.







Venüs ’sakroiliak’ gamzeler nasıl oluşturulur?

Venüs gamzeleri poponun üst kısmı ile belin birleştiği bölgede oluşturulmaktadır. Vücudun yapısına göre değişmekle birlikte orta hattan yaklaşık olarak 6-10 cm uzaklıkta bulunan iki taraflı çöküntülerdir.
Bu gamzeler de deri altı dokunun inceltilmesi şeklinde olusturulmaktadır. Ortalama olarak 20 dakikalık bir işlemdir. Genel anestezi gerekmemektedir. Zaman içerisinde gamzelerden sıkılınır ise; yine kısa bir işlemle kısmen de olsa sakroiliak bölgenin eski haline dönüştürülme şansı mevcuttur.

Estetik amaçlı yapılan; liposuction, meme operasyonları, bacak protezi, yüz estetiği vb. işlemlerde oldugu gibi gamze yapılırken de eğer iyi plan, doğru endikasyon ve titiz çalışma yapılır ise hem cazibeli hem de şirin bir görünüm kolaylıkla elde edilir. Eğer bu özene uyulmaz ise veya tecrübe eksikliği söz konusu ise, diğer operasyonlarda oldugu gibi gamze işlemlerinde de istenmeyen, sevimli görünmeyen sonuçlarla karşılaşılabilir.


Kadınların dişilik sırları


Erkekleri tavlamak işini bilen kadınlar için hiç de zor olmasa gerek.Bir erkeğin kalbine giden yolun gözlerinden geçtiğini bilen her kadın istediği erkeğin dikkatini kolayca çekebilir.Kadınlar dişiliklerini sonuna dek kullanmayı bilir ve erkeklerini tanırsa aşk hiç şüphesiz tadından yenmez.

Muhteşem bir aşk yaşamak için haydi hanımlar okumaya başlayın !

ERKEKLERİ TAVLAMAK İÇİN KADINCA DİŞİLİK SIRLARI :

Çağıran bakışlar, erkeklerin akıllarını başlarından alır, o yüzden bu cilveli bakışı mutlaka kullanın. Hoşlandığınız erkeğin gözlerinin içine en fazla üç saniye kadar bakın ve sonra gözlerinizi kaçırın. Onu istediğinizi anlaması için bunu birkaç kere tekrarlayın.

Sadece bakışmak yeterli değildir. Ona yaklaşmak daha fazla ustalık ister. Direkt yanına gitmek yerine, ona yavaş yavaş yaklaşın. Yan taraftan yaklaşmak, daha az gözünü korkutacak ve direkt karşısına çıkmadığınız için sizin daha gizemli gözükmenizi sağlayacak.

Gürültülü ve kaba olmayan bir şekilde gülmek kendinize olan güveninizi artırır. Sizi mutlu, canlı biri olarak gösterir.

Hoş bir erkekle el sıkışırken, gözlerinin içine bakın ve aynı zamanda elini hafifçe sıkın. Hiç beklemediği bir anda elinizle uyguladığınız bu basıncı, cinsel bir hareket olarak algılar. Bu gücünü sergilemekten korkmayan, cesur bir kadın olduğunuzu gösterir.

Yemek yerken veya içki içerken, ona doğru aranızda 45 santimetre kalacak kadar eğilin ve koluna ya da eline dokunun. Aranızdaki mesafeyi azalttığınız için heyecanlanabilirsiniz ama aslında bu hareket gerginliğinizi hafifletecek ve sohbetiniz daha iyi akacak. Vücutlarınızın birbirine yakın olması aranızdaki kimyayı ve çekimi güçlendirecek.

Kısık sesle konuşmak cinsel cazibenizi artırır. Kadınlar tahrik olunca, testosteron seviyeleri artar ve daha derinden konuşurlar.

Yemek sırasında, çıplak omuzlarınıza hafifçe dokunun veya göğsünüzün arasından sallanan kolyenizle oynayarak dikkatini çekebilirsiniz.

Gecenin gidişatı belli olduysa bile, seksi kedi imajınızı devam ettirmenizin yöntemleri vardır. Erkekler heyecan arayışı içindedirler, o yüzden sizi kovalamasını sağlayacak hareketler yapın.


Pürüzsüz bacaklarınız olsun!

Pürüzsüz bacaklara sahip olmak için!
Bozulan damar yapısı çok kısa süre içerisinde tedavi edilebiliyor.


Örümcek ağı, ağaç dalı ya da kedi tırmığı görünümündeki varisli damarlar, özellikle yaz aylarında kadınların canını sıkıyor. Ciddi bir sağlık sorunu yaratmayan ancak estetik kaygıya yol açan bu problem için artık ilaç tedavisi uygulanıyor.
Örümcek ağıdamarlar,'Skleroterapi' adlı yöntemle yüzde 80 oranında azaltılıyor.

Enjekte ediliyor
Kalp ve Damar Cerrahı Doç. Dr. Cem Alhan, çok ince bir iğneyle damara 'sklerozan madde' denilen özel bir ilaç formunu enjekte ettiklerini belirterek, şu bilgileri verdi: "Bu ilaç bozulan damar yapısını ortadan kaldırıyor, vücut daha sonra ilaçlı damarları emiyor. Bu yöntemi çok küçük kırmızı damarlara ve bacak derisinden kabarık büyük damarlara uygulamak çok uygun değil."

Dokuya kaçabilir
Bazı insanlarda damar yapısının ince olması nedeniyle, uygulama sırasında ilacın damar dışına kaçmasının mümkün olduğuna değinen Dr. Alhan, şöyle konuştu: "İlaç doku içine kaçarsa lekeye yol açar ama bu durum genellikle geçicidir. Uygulama sonrasında; külotsuz, beyaz özel bir çorap üç gün süreyle giyilir. Hasta arada bu çorabı çıkarıp, banyo yaptıktan sonra yeniden giyebilir."

Tekrarlama oranı yüzde 5
Kadınlar en çok tedaviden sonra yeniden damar oluşup oluşmayacağını merak ediyor.
'Skleroterapi' uygulamasında bir milimden ince damarlarda sorun yaşanabileceğini belirten Doç. Dr. Cem Alhan; şunları söyledi: "Tedavi sonrasında örümcek damarlar yeniden oluşabiliyor ama aynı durum; lazer, cerrahi ve radyo frekans uygulamaları sonrasında da söz konusudur. Tekrarlama oranı yüzde 5 ile 10 arasında değişir."

Göğüslerinimizin formu için

Göğüslerinizin formunu korumak ...bu egzersizlerle mümkün!


Çok sık kilo alıp vermekten ya da spor yapmamaktan göğüsler sarkıp esnekliğini kaybedebiliyor. Göğüslerin zaman geçtikçe formlarını kaybettikleri ve bu durumun, özellikle vücut görünümüne çok önem verenler için, oldukça sıkıcı olduğu kesin. Aslında vücut şeklimiz günlük yaşantımıza bağlı olarak belirleniyor. Çok sık kilo alıp vermekten, yanlış egzersizlerden ya da spor yapmamaktan dolayı, kimi kişilerde göğüsler erkenden sarkıp esnekliğini kaybedebiliyor. Bu kişiler çoğunlukla dolgulu sutyen kullanmadan bir şey giyemez, hiçbir kıyafeti kendilerine yakıştıramaz oluyor...

Eğer siz de, bu tür problemlerle karşı karşıysanız Coliseum Spor Merkezi'nde Fitness eğitmenliği yapan Elif Hotaman'ın önerdiği hareketlerle bu durumu biraz da olsa düzeltebilirsiniz.. Eğer hala bu tür sorunlarla karşılaşmadıysanız da bunu mümkün olduğunca geciktirebilir, bu egzersilerle göğüslerinizin formunu uzun yıllar koruyabilirsiniz.

Şınav çekin
Şekildeki gibi elleriniz ve dizlerinizin üzerinde durun. Dirsekleriniz yana doğru bakmalı. Kollarınızı dirseklerinizden büküp aşağı yukarı doğru inip çıkarak şınav çekin. Bu hareketi 12 kez tekrarlayın. Hareketler sırasında düzenli olarak nefes alıp vermeyi unutmayın. Bu hareketle göğüs ve arka kol kaslarını çalıştırmış olacaksınız. Bunun dışında ön omuz kaslarınız da aktif hale gelecek. Şınav, özellikle kuvvetsiz olanlar ve yeni başlayanlar için oldukça iyi bir başlangıç hareketi aynı zamanda...

Daire çizin
Yere dümdüz, sırtüstü uzanın. Bacaklarınız dizlerinizden bükük şekilde dursun. İki elinize dambıl ya da 1 er litrelik su şişeleri alın. Şimdi dambıl fly hareketini yapmaya başlayabilirsiniz. Bunun için, Kollarınız gergin bir şekildeyken havada yukarıdan aşağıya büyük daireler çizin. 12 kez tekrarlayacağınız bu hareket göğsünüzün tam açılmasını sağlıyor ve sarkmaları önlüyor.

Açıp kapayın
Yerde, dizlerinizin üzerinde durun. Gövdeniz mümkün olduğunca dik olsun. Ellerinize yine ağırlıklar alın ve kollarınızı dirseklerden bükük şekilde ortada birleştirin. İki kolunuzu da yanlara doğru açın. Ardından ilk pozisyonunuza dönün. Bu açıp kapama hareketini aynı şekilde 12 kez tekrarlayın.

Ve biraz zorlanın
Son egzersizimiz tam şınav çekme. Kollar tamamen gergin olsun. Tüm vücut ağırlığınız kollarınızın üzerinde. Yine düzenli nefes alış verişine dikkat ederek şınav çekin. Fakat karnınızın yere değmemesine dikkat etmelisiniz. Bunun için 4 -5 cm. bir alçalma yapmanız yeterli. Başta zorlansanızda 12 kez yapmayı ihmal etmeyin. Bu sayıyı gün geçtikçe daha da artırabilirsiniz. Bu hareketin tüm göğüs kaslarınızın çalışmasını sağladığını da ekleyelim.

Saç kırıklarını önleyelim

acne-remedies-solution-treatment

Kırıklar,saçınızın üst derisi aşınınca ortaya çıkar. Miktarı ne olursa olsun, kendini yenilemez. Yapmanız gereken tek şey saçlarınızı dize getirmek veya kestirerek bir sonraki seferde daha iyi olacağına söz vermekir.

Nedense kimse boya, fön ve gündelik kullanılan saç kurutma makinesi katliamı gibi kırıklara neden olan alışkanlıklarından vazgeçmez.O zaman daha çok çaba göstermeli ve onlarla yaşamaya çabalamalıyız. Bunun için ne yapmalı mıyız? İşte uzmanlardan tavsiyeler:

Kırıkları Nasıl Önleyebilirsiniz:

• Saçlar ıslakken daha narin ve hassas olduğu için taramayın.
• Geniş dişli tarak kullanın.
• Üstten saç uçlarına doğru yumuşak kıllı tarakla tarayın.
• Kurutma makinelerinin ve ütünün şiddetli sıcaklığı da kırıklara neden olan etkenlerdendir.
• İpek ve saten yastık kullanın.Çünkü bu yastıklar saç düğümlenmesini ve kırılmasını azaltır.
• Saçınızı açtıracak veya boyatacaksanız dikkatli olmalısınız çünkü her türlü kimyasal maddeler saçınızı güçsüzleştirir ve kırılmaya eğilim yaratır.
• Perma ve boyama gibi kimyasal uygulamalar arasından en az iki hafta geçmelidir.Diğer türlü saçlarınız çok yıpranabilir.

New York’un saç stilisti Les Havert, saç besleyicisini uygulamanızı ve plastik bir şapkayla saçınızı sarmanızı (nemli ve sıcak havlu da olabilir) ve on dakika bekletmenizi daha sonra da buzlu ve limonlu suyla yıkamanızı öneriyor.

Mamsey Brown stilisti Lacey Dagenois,her altı veya sekiz ayda bir saçların uçlarından alınmasını öneriyor ve ekliyor. Saçlarınızın uzamasını istiyorsanız kırıklarınızı aldırmalısınız.


Yardımcı besinlerle zayıflama

Bazı besinlerden ne kadar kıssanız da kilo veremiyor olabilirsiniz, ama bazı besinlerde yağ yakma özelliklerinden dolayı kilo kaybetmenize yardımcı oluyor.

Vücuttan en zor atılan, kilo vermeyi en zorlaştıran şeyler yağlardır. Kendinize uymayan diyet programları yüzünden ya da yanlış yemekleri yediğiniz için yağ yakamıyor olabilirsiniz. Ama bunun da doğal bir çözümü var. Bazı yağ yakıcı besinler sayesinde vücudunuzdan bir türlü atamadığınız kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. İşte o besinler;

Suyosunu: Düşük kalorili suyosunu için adeta ilaç tanımlamasını yapmak kesinlikle yanlış değil: içindeki vitamin ve minerallerle tiroid bezlerinin çalışmasını düzene sokuyor, metabolizmayı hızlandırıyor ve tüketilen besinler kolay yakılmasına yardımcı oluyor.

Ananas: Ananastaki bazı enzimler, balık ve kırmızı etteki proteinin daha kolay parçalanmasına yardımcı oluyor. Böylece protein, hücreler içinde daha kolay emilebiliyor, vücut bu proteinlerden daha fazla yarar sağlıyor. Ananas aynı zamanda vücudun enerjisini artırarak daha fazla yağ yakılmasını da sağlıyor.

Elma: Elmanın sağlımıza pek çok faydası olduğunu artık herkes biliyor. Bu faydaların arasında özellikle bir tanesi kilo vermenize yardımcı olabilir. Hangisi mi? Tabii ki iştah kapatması. Elmadaki pektin sizi uzun süre tok tutar ve gereksiz atıştırmaları önler. Üstelik bir tanesi ile doymazsanız bir ikincisini yemekte hiç sakınca yok!

Enginar: Enginarda bulunan “cynarin” isimli madde vücuttaki toksinlerin atımını kolaylaştırıyor. Karaciğerin dostu olarak bilinen bu sebze bol magnezyum içeriyor ve yağ yakımını hızlandırıyor. Ayrıca bağırsakların çalışmasını da düzene sokuyor.

Fasulye: Yağ oranı düşük ve protein açısından zengin fasulyenin her türü, zayıflamak isteyenlerin listesinde mutlaka bulunmalı. Tok tuttuğu için atıştırmayı da önleyen fasulye, Kolesterolü düzenliyor, metabolizmayı hızlandırıyor, yağ yakımın kolaylaştırıyor. Tüm bu özelliklerin, nohut ve mercimekte de bulunduğunu hatırlatalım…

Kırmızı acı biber: Bibere acı tadın veren “capsaicin” maddesi metabolizmayı hızlandırıyor, vücut ısısını artırıyor. Vücut yükselen ısıyı düşürmek için ekstra enerjiye ihtiyaç duyuyor ve böylece yağ yakımı kolaylaşıyor. Zerdeçal da, vücutta kırmızıbibere benzer etkiye sahip.

Yabanmersini: C vitamini bombası yabanmersini aynı zamanda çok güçlü bir antioksidan. Ona koyu rengini veren madde serbest radikalleri yok ederek, toksinlerin dışarıya atılmasını kolaylaştırıyor. Yabanmersini yağ hücrelerinin çözülmesine de yardımcı oluyor.

Rezene: Çok güçlü bir aromaya sahip bu bitkinin içindeki uçucu yağlar metabolizmayı hızlandırıyor, enzim oluşumunu artırıyor ve bu enzimler yağların vücutta depolanmasını önlüyor.

Tavuk eti: Derisinden ayrılan beyaz tavuk eti protein açısından zengin, yağ açısından ise son derece fakirdir. Tavuğun yanı sıra piliç, deve kuşu ve hindi eti de aynı özelliğe sahip. Ayrıca bu gıdalar zengin birer protein kaynağı olarak cildin yağ dokusunu güçlendirirler.

Salatalık: Hemen hemen hiç kalori içermeyen salatalık, potasyum, kalsiyum ve demir açısından çok zengin. Selülitlere karşı kullanabileceğiniz bu gizli silah, vücudun su ihtiyacını karşılamaya da yardımcı.

Zencefil: Zencefil de, içerdiği yağlarla, tıpkı kırmızı acı biber gibi kalori yakımını hızlandırır. Aynı zamanda midenin yeterli derecede enzim salgılamasına yardım ederek sindirimi kolaylaştırır.


Zayıflama hastalığı sizde var mı?

Sürekli kafanızda dönen kalori hesapları, yedikten sonra duyulan suçluluk, neredeyse hiçbir şey yemeden geçirilen koca bir gün. Bunlar size yabancı gelmiyorsa, siz de sayıları hızla artan zayıflama tutkunlarından biri olabilirsiniz.

‘Az önce yediğim bir dilim pastada kaç kalori vardı? Aldığım kalorileri harcamak için bugün mutlaka spor yapmalıyım. Akşama sadece salata mı yesem acaba?’ Hangi kadın gün içinde kendisiyle bunları konuşmuyor ki? Belki siz bir zayıflama tutkunu olmayabilirsiniz ama kilolarınızla ilgili sorununuz varsa, bu sözler az ya da çok kafanızdan mutlaka geçiyordur. Eğer saplantılı bir şekilde her yediğinizin kalori hesabını yapıyorsanız, o zaman siz de zayıflama çılgınlığının kıskancına girmiş olabilirsiniz. Kendinizi test ederek öğrenmeye ne dersiniz?

1 Yıl boyunca kilonuzda ortalama ne kadar fark oluyor?
- En fazla bir iki kilo
- Dört kiloya kadar (4 puan)
- Beş kilo veya daha fazla (6 puan)

2 Yemek yemeyi ne kadar sık düşünürsünüz?
- Sadece aç olduğum zamanlarda
- Daha akşam olmadan, akşam yemeğimin lezzetlini düşünüyorum (1 puan)
- Doğruyu söylemek gerekirse sürekli yemek düşünüyorum (6 puan)

3 İnce bir vücuda sahip olmak…
- … Benim için oldukça önemli (6 puan)
- … Çok istiyorum, ama kilo veremiyorum (2 puan)
- … Daha ince olmak güzel olurdu. Ama benim için önemli olan kendimi iyi hissetmek

4 Yemekten kaçındığınız besin maddeleri var mı?
- Evet, var. Örneğin kola, patates kızartması, mayonez gibi (2 puan)
- Evet. Yağ, şeker veya karbonhidrat içeren bütün gıdalardan uzak duruyorum (5 puan)
- Hayır

5 Aynanın karşısında dururken, ‘ne kadar da şişmanım’ diye düşünüyor musunuz?
- Evet. (4 puan)
- Bazen (2 puan)
- Hayır

6 Ne sıklıkta spor yapıyorsunuz?
- Maalesef hiçbir zaman
- Haftada bir iki gün spor yapmaya çalışıyorum (1 puan)
- Kilo vermeyi çok istediğim için hemen hemen her gün (6 puan)

7 Ne kadar sıklıkta tartılıyorsunuz?
- Her gün (6 puan)
- En fazla haftada bir kez (1 puan)
- Tartım yok

8 Arkadaşlarınızla birlikte yemeğe çıkıyor musunuz?
- Evet
- Hayır, kalabalık yerlerde yemek yemekten hoşlanmıyorum. (6 puan)

9 Düzenli olarak kahvaltı yapıyor musunuz?
- Genelde hayır (6 puan)
- Hafta sonları evet ama diğer günlerde zamanım olmuyor (1 puan)
- Her zaman. Kahvaltı, güne başlamak için ihtiyacım olan enerji kaynağı

10 Bir dilim beyaz ekmekte ne kadar kalori olduğunu biliyor musunuz?
- Evet, yaklaşık olarak 90 kalori. (5 puan)
- Açmadan daha az olduğu kesin (1 puan)
- Hiçbir fikrim yok

11 Zayıf olan insanların daha mutlu mu olduklarını düşünüyorsunuz?
- Evet (6 puan)
- Hayır
- Kesin diyemem (1 puan)

12 Eğer dün akşam rejiminizi bozduysanız bugün ne yaparsınız?
- Bütün gün aç dururum (6 puan)
- Gün boyunca sadece kalorisi düşük şeyler yerim (2 puan)
- Hiç önemli değil

13 Aşağıda yer alan ifadelerden bazıları sizinle örtüşüyor mu?
- Zayıflamak için kusuyorum (6 puan)
- Yemek seçiyorum ve her bir lokmayı düzenli olarak sonuna kadar çiğniyorum (5 puan)
- Yemek konusunda belirli bir alışkanlığım yok

Değerlendirme: Cevapların yanlarında yer alan puanlarınızı toplayın.

0 - 24 puan arası
Zayıflama hastalığı sizden çok uzak bir kavram. Daha ince görünmek için bir diyetten öbürüne geçen etrafınızdaki insanlardan pek de etkilenmiyorsunuz. Kalorili yemekler sizin için uzak durmanız gereken zararlı şeyler değil, tam tersine mükemmel bir ziyafet anlamına geliyor. Belki manken gibi bir fiziğiniz yok ama siz halinizden memnunsunuz ve böyle de güzel olduğunuzu düşünüyorsunuz. Kusursuz hatlardan oluşan bir vücuda sahip olabilmek sizin için çok da önemli değil. Sizin için asıl önemli olan mutlu olmak. Aslında böyle düşünerek en doğrusunu yapıyorsunuz.

25 - 49 puan arası
İŞE yaramış ya da yaramamış, en az on diyeti arkanızda bıraktınız. Zayıflayabilmek için gazete ve dergilerde yazan bütün diyet yazılarını okudunuz. Hiçbir şey yapamasanız bile üç beyazdan hep uzak durmaya çalıştınız. Yemeği fazla kaçırdığınızda kendinizi kötü hissettiniz. Fakat hiçbir zaman böyle bir durumda kendinizi açlıkla cezalandırmadınız. Kilonuzu kontrol edebilmek için bazı kurallarınız olması güzel. Ama bu kuralların hayatınızı sıkıcı hale getirmesine izin vermeyin.

50 - 70 puan arası
Ne yediğiniz sizin için çok önemli. Yemeden önce mutlaka kalori hesabını kafanızda yapıyorsunuz. Açlığınızı hissedinceye kadar hiçbir şey yemiyorsunuz. Öğünlerinizi sürekli atlıyorsunuz. Açlıktan mideniz kazındıktan sonra kendinizi koca bir porsiyon yemeği çabucak yemiş olarak buluyorsunuz. Sonraki pişmanlıksa peşinizi hiç bırakmıyor. Fakat unutmayın ki, fiziki görünümünüzü bu kadar kafanıza takarak ne mutlu olabilirsiniz ne de daha zayıf! Eğer toplamış olduğunuz puanlar burada belirtilen aralıkların üzerinde ise, bir psikolog ve/veya diyetisyenden yardım almanızı tavsiye ediyoruz. Çünkü zayıflama hastalığına yatkın görünüyorsunuz.

Seks kalbe iyi geliyor

Kalp hastalığı cinselliğe engel değil!

Hattat Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat, kalp hastalarının en büyük korkularından, çekincelerinden birinin seks yapmak olduğunu, ve bu nedenle kalp-damar hastalığı yaşayan bir çok kişi seksin tehlikeli olduğunu düşünüp cinsellikten tamamen vazgeçtiğini belirtiyor.

Seks kalp hastalarının yeni ilacı
Ancak Prof. Hattat'ın açıklamalarına göre; kalp hastalığının cinselliğe engel olmadığı, hatta kalp performansını yükselterek ömrü uzattığı biliniyor.

Aslında seks için gereken enerji öyle çok fazla değil. Araştırmalar birçok çiftin cinsellik için 5-15 dakika harcadığını gösteriyor. Seks sırasındaki oksijen tüketimi 1 veya 2 kat merdiven çıkmaya eşit. Bir çok kişi için cinsellik için gereken enerji bir eşya taşımak, orta şiddette 20 dakika yürüyüş yapmak, bahçe ve ev işleriyle uğraşmaktan fazla değil.

Normalde cinsellik esnasında kalp hızı dakikada 110-130 atım arasında oluyor. Bu da hafif-orta şiddette yapılan bir egzersize eşit bir rakam. Büyük tansiyon (sistolik kan basıncı) yaklaşık 2 katına yani 120 mm Hg'den ortalama 150-180 mm Hg'ye, bazı durumlarda ise 240 mm Hg'ye kadar çıkabiliyor. Solunum hızı da dakikada 16-18 nefesten yaklaşık 60 nefese çıkıyor. Bu rakamlar erkekler için biraz daha yüksek olabiliyor. Bu durum özellikle erkeğin üstte olduğu pozisyonlarda görülüyor.

Sonuçta cinsel ilişki kalp hastalarına çok fazla yük bindiren bir durum değil. Ancak aldatma gibi stres yaratan durumlarda ve farklı aktivitelerde kalbin üzerindeki yük biraz daha fazla.

Seks kalpten ölümleri arttırır mı?
Oysa cinsel aktivite sonrası içinde kalp krizi geçirme riski veya cinsellik esnasında kalpteki sorunlara bağlı ölümler oldukça nadirdir. Sağlıklı bir kişide seks sonrasında kalp krizi görülme riski yaklaşık 1 milyonda 2.5'tur. Bu rakam daha önce kalp hastalığı geçiren kişilerde 1 milyonda 25'e kadar çıkar. Ancak yine de oldukça düşük bir risk söz konusudur.

Örneğin yapılan bir çalışmaya göre 5500 koroner problemlere bağlı ölümlerin yalnızca %1'i sekse bağlı olarak gelişmiş. Bunların da çoğu evlilik dışı ilişki olduğundan suçluluk, endişe ve acelecilik hislerinin bu ölümlere katkıda bulunduğu düşünülüyor. Ancak özellikle erkekseniz, daha önceden geçirilmiş bir kalp krizi hikayeniz varsa ve aşırı hareketsiz bir hayat tarzı sürüyorsanız riskinizi arttırdığınızı bilmelisiniz.

Hangi pozisyonlar kalbe daha faydalı?

Aslında bazı pozisyonların diğerlerine göre kalbi daha fazla zorladığı çok da doğru değil. Erkek üstte, kadın üstte, yan yana, oral seks ve mastürbasyon arasında bu açıdan bir fark yok. Yani çift olarak seçtiğiniz pozisyonda rahatlık hissetmeniz yeterli. Ancak bazı uzmanlar eğer erkekte bir kalp sorunu varsa yan yana pozisyon veya kadının üstte olduğu pozisyonlar seçilerek erkeğin harcadığı eforun azaltabileceğini düşünüyor. Zamanla doktor kontrolünde yapılan doğru bir egzersiz ve kondüsyon programı ile erkeğin fitness seviyesi düzeltilerek eski pozisyonlara geri dönülebilir.

Kalp hastalığı cinsel sorunları arttırır mı?
Kalbi etkileyen her şey cinselliği de etkiler. Yani kalp damarlarını etkileyecek herhangi bir sorun (şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kolesterol problemi, plak oluşumu, sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, hareketsiz bir yaşam) cinsel bölgeye giden damarlarda da hasar yaratır. Bu nedenle kalp hastalıklarında, şeker problemi, tansiyon ve damar sertliğinde başta sertleşme sorunları olmak üzere çeşitli cinsel sorunları daha sık görülür. İstek azlığı, sertleşme sorunu, tatminsizlik yaşayan erkekte performans endişesi gelişerek kısırdöngü şeklinde sertleşme problemi daha da artabilir.

Kalp ilaçları da cinselliği bozabilir
Kalp hastalıklarında kullanılan ilaçlar cinsel isteği azaltıp sertleşme sorununa neden olabilir. Biz bu durumda eğer hasta için uygunsa kalp hekimi ile görüşüp cinselliği daha az etkileyen ilaçların kullanılıp kullanılamayacağını tartışıyoruz. Ancak bu ilaçların muhakkat kullanılması gerekirse o zaman hastaya bunun hayatı için önemli olduğunu anlatıyoruz. Bu durumda hastalara başka öneriler sunuyoruz. Cinselliğin farklı boyutlarını öğretiyoruz. Bypass sonrasında korkular nedeniyle nitrat grubu ilaçlara psikolojik bir bağımlılık gelişebilir. Bu durumda da psikolojik bir yardım almalarını öneriyoruz. Bazen anksiyete veye depresyona yönelik ilaçlardan yardım alıyoruz.

Sertleşme sorunu görülebilir
Kalp krizi sonrasında sertleşme sorunu hem fiziksel hem psikolojik nedenlerle ortaya çıkabilir. Bir erkek eforlu bir hareket esnasında veya seks yaparken kalp ağrısı yaşıyorsa korkup psikolojik olarak sertleşme sorunu yaşayabilir. Bu durumda damarları rahatlatan nitrat grubu ilaçlar kullanılabilir (ancak bunlar da sertleşme ilaçları ile alınamaz). Kalp krizinden ve ölümden korkmak da, performans endişesi yaratarak sertleşmeyi bozabilir.

Performans ilaçları kullanırken dikkat!
Kalp damar sorunu yaşayan kişilerde sertleşme sorununda kullanılan ilaçlar oldukça yüz güldürücü sonuçlar verebiliyor. Ancak nitrat grubu ilaçları kullanan hastaların bu ilaçları kullanmamaları gerekiyor.

Partnerler moralinizi bozmayın
Kalp krizi yaşayan bir çok kişi endişeli, depresif ve sıkıntılı hisseder, hatta partnerlerinin onları beğenmediğini düşünür. Bir başka durum da partnerin aşırı korumacı hale gelmesidir ki bu durumda hastanın moralini bozar.

Kadınlar 1 yılını neye harcıyor?

Yapılan araştırmada ortaya çıkan ilginç sonuç...


İngiltere'de yapılan bir araştırma, kadınların, yaşamlarının yaklaşık bir yılını ne giyeceklerine karar vermeye harcadığını gösterdi.

İngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberinde, yaşları 16 ila 60 olan 2491 kadının katılımıyla yapılan araştırmada, kadınların ortalama olarak yaşamlarının 287 gününü, işe, akşam yemeklerine, davetlere, tatile, spora ve diğer faaliyetlere ne giyeceklerini seçebilmek için gardıroplarını karıştırarak geçirdiğini ortaya koyduğu bildirildi.

Bu sürenin büyük bölümünün, cuma veya cumartesi akşamları ile tatil için uygun kıyafet seçimine ayrıldığı belirtildi. Uzmanlar, ortalama olarak bir kadının hafta içi her sabah kıyafet seçimi için 16 dakika harcadığı, bu sürenin cumartesi ve pazar sabahları 14 dakika civarında olduğu kaydedildi.

Araştırma, kadınların çoğunun, hafta sonu dışarı çıkmadan önce ne giyeceklerine karar vermek için yaklaşık 20, tatile götürecekleri giysileri seçmek için de her seferinde 52 dakika harcadığını gösterdi.

Kadınların hafta içlerinde de akşam dışarıya giyecekleri kıyafetler için 20 dakika harcayabildiğini ortaya koyan araştırmada, kadınların, tatillerde sabahları uygun giysiyi seçmek için 10, akşam kıyafetleri için de 10 dakika harcadığı gözlendi.

Araştırma ayrıca, her iki kadından birinin, işe gitmeden önceki gece 15 dakikasını yarın sabah ne giyeceğini bulmaya ayırdığını ortaya koydu.

Doğum öncesi psikolojiniz

Doğum Öncesi Psikoloji

Hamilelik her kadının hayatında bir dönüm noktası. Hamile olduğunu öğrenen her kadın yeni bir döneme giriyor. Bu dönemde yaşanan fiziksel değişikliklerin yanında bir de psikolojik değişiklikler ekleniyor. Bütün duyguları aynı anda yaşayan anne adayı, kendine destek arıyor.


Bu dönemde tüm duyguların bir arada yaşanması son derece normaldir. Çünkü anne hem hamileliği hem de kendini keşfetmeye başlamıştır. Kendini farklı ve değişen bir bedende gözlemlerken, hamileliğin getirdiği fiziksel sorunları yaşarken, bir taraftan da bebekle ilgili aklında oluşan bir çok soruyla da baş etmeye çalışmaktadır. Bu durumda annenin yapması gereken tek şey; hamilelik durumunu kabullenip, tüm bu yaşanan duyguların bu döneme has olduğunu düşünmesidir. Ayrıca, bebeğin içerde kendisine bağlı yaşadığını hissetmeli, arkasına yaslanarak bunun keyfini çıkartmalıdır.

İnsanlar bilmedikleri konularda daha çok telaşlanır, acemilik çeker ve sorun yaşarlar.
Bu nedenle hamilelikte ilk adım yeterli bilgi edinme olmalıdır. Bilgiyi doğru kaynaktan almak kadar bilginin veriliş tarzı da önemlidir. Kontrolü kaybetmemek ve daha az sorun yaşamak için, mutlaka annenin rahat edeceği bir doktorla bu dönemi geçirmesi en iyi seçimdir. Çünkü anne adayı dokuz ay boyunca, fiziksel değişimin getirdiği rahatsızlıkların yanında, endişe, korku, telaş, kaygı ve huzursuzluğu da yaşamaktadır.

Doktor dışında, daha çok bilgi alabileceği kitaplardan, internetten ve hamilelik kurslarından da faydalanabilir. Böylece daha fazla bilginin verdiği güç ve bilinçlilikle daha az telaş ve acemilik yaşanacaktır. Anne adayı, hamilelikte yaşadığı psikolojik problemler haricinde, doğum konusundaki olumsuz düşüncelerini de bu şekilde aydınlığa kavuşturabilir.

Fiziksel olarak yaşanılan her türlü rahatsızlıklar ve problemler anneyi hamilelikten soğutmamalı, doğacak bebeğin mutluluğu ve bu problemlerin kısa süre sonra biteceği düşünülmelidir. Bebeğe iyi bir anne olup olamama kaygısı, iyi bir gelecek verememe korkusu, sağlıklı bir doğum gerçekleştirememe endişesi annenin aklını sürekli meşgul edecektir. Oysa bu düşünceleri uykularını kaçıracak kadar büyütmek yersizdir. Çünkü, doğum sonrasında bebeğini kucağına alan annenin düşünceleri tamamen değişecek, ona dokunmanın verdiği heyecanla bu endişeler silinecektir.

Anne adayının eşi ve ailesi ile olan ilişkisi de bu dönemde çok büyük rol oynamaktadır.
Dolayısıyla yeni anne korkularını, kaygılarını, sorunlarını özellikle eşi ile paylaşmalıdır. Anne ve baba, ebeveyn olma sorumluluklarını birlikte üzerlerine almalıdırlar. Eşinin bu desteği ile anne duygusal olarak beslenir ve kendine güven duyar hale gelir. Annenin sağlıklı psikolojik durumu, bebeği de olumlu yönde etkileyecektir. Eş desteğinin yanında aile ve arkadaş desteği de önemlidir. Bazı problemleri eş yerine, bir anne ya da hamilelik konusunda deneyimli bir arkadaş yardımı ile çözmek daha kolay olabilmektedir.

Sağlıklı çocuk yetiştirmek hamilelik döneminde başlayan bir süreçtir. Anne adayı kendi duygularını doğru tanıdıkça, bebeğine daha sağlıklı bir anne modeli oluşturacaktır. Eğer duygularını tanımaktan kaçınır, onları görmezden gelirse, destek almaz ise gerginlik ve stres dolu bir dönem yaşanması ve bunun bebeği de etkilemesi kaçınılmaz olacaktır.

Anne tüm bu duyguları yaşarken biraz daha sakinleşmek için, basit bir spor ya da bir hobi ile uğraşabilir. Bunlar; yüzme, yürüyüş, resim yapma, boncuklarla uğraşma, dikiş dikme, yeni yemek tarifleri deneme gibi uğraşlar olabilir. Eğer çalışıyorsa ve sağlıklı bir hamilelik geçiriyorsa iş yerine doktor kontrolünde devam edebilir. Bu şekilde kendini meşgul ederek, hamilelik endişeleri ile daha az yüz yüze gelecek ve daha az kaygı duyacaktır. Önemli olan dokuz ay süresince, stresten uzak, sakin ve huzurlu günler yaşamaktır.

Hamile olmasalar bile kadınların bakımlı olma çabaları onları rahatlatmakta ve psikolojilerini olumlu yönde etkilemektedir.
Dolayısıyla, anne adayları kendilerini daha iyi hissetmeleri açısından; el-ayak bakımı, saç şekillerinde değişiklik, bir kaç giysi ve aksesuvar alışverişi, farklı renkte makyaj malzemeleri ile kendilerini olumlu yönde motive edebilirler. Bu konuda dikkat edilmesi gereken konu, yapılan bakım uygulamalarının hijyen ve sağlıklı ürünler çerçevesinde olmasıdır. Bunların haricinde; düzenli uyuma, dengeli beslenme, arada ılık duş alma ve masaj yaptırma gibi şeyler de hamilelik dönemini rahat geçirmek için gözardı edilmemelidir.

Özetle, bilinmesi gereken tek şey; hamile bir kadının çok hassas olduğudur. Üzerinde durulmaması gereken çok basit bir konuyu büyütebilir, küçük bir olayda saatlerce gözyaşı dökebilir, olmadık şeylere sinirlenebilirler. Hamile anne bunun her ne kadar farkında olsa da, kendini tutamadığı da ayrı bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki; hamilelik, doğum ve arkasından gelen annelik, her kadının yaşamak isteyeceği ve bilinçli bir şekilde yaklaşılırsa, büyük mutlulukları beraberinde getiren, kadınlara verilmiş en güzel armağandır.

9 Temmuz 2009 Perşembe

Sahte kozmetik ürünlere dikkat

Kozmetik ürünleri hijyenik ortamlarda üretilmedikleri takdirde sağlık sorunu yaratıyor!

Bir makyaj malzemesi firmasının pazarlama direktörü Arzu Kartal, yaptığı açıklamada, 'Her kadın güzeldir yeter ki güzelliğini kullanmayı bilsin' sözünün doğru olduğunu belirterek, güzelliğin sırrının iyi bir makyajdan geçtiğini söyledi.

Gözler daha ön planda
Bu yılın yaz makyaj modasında gözlerin daha fazla ön plana çıktığını belirten Kartal, Türk kadınının kozmetik ürünler arasında en çok oje ve ruju kullandığını, göz kalemi ve maskaranın da ruj ile oje kadar olmasa da gözde kozmetik ürünler arasında yer aldığını vurguladı.

Kartal, global ekonomik krizin kozmetik sektörüne etkilerine de değinerek, 'Kriz geçen yılın son çeyreğinde kozmetik sektörünü de olumsuz etkiledi. Ancak çok çabuk krizin etkilerinden kurtulup, normal hayatımıza döndük. Kozmetikte özellikle selektif markalar krizden çok daha fazla etkilendi' diye konuştu.


Sahte kozmetik ürünlerine dikkat
Sahte kozmetik ürünler konusunda tüketicileri uyaran Kartal, bu tür ürünlerin ciltte tahriş, kızarıklık, kaşıntı ve döküntüye neden olabildiklerine dikkati çekti.

Kartal, sahte ve kalitesiz kozmetik ürünlerin genellikle 'merdiven altı' diye tabir edilen yerlerde kaçak olarak üretildiğini dile getirerek, bu ürünlerin kullanımından kaçınılması gerektiğini söyledi.

Tüketicilerin bir kozmetik ürün alırken mutlaka üretici firmanın güvenilir olup olmadığına dikkat etmesi gerektiğini anlatan Arzu Kartal, 'Kadınların çok ucuz, merdiven altı kozmetik ürünleri kullanmamalarını ve sağlıklarını tehlikeye atmamalarını öneririm. Nispeten ucuza satılan kalitesiz ürünlerle kimse sağlığını riske atmamalı' dedi.

Dondurma alırken dikkat!

Sıcak havaların vazgeçilmezi dondurma alırken nelere dikkat etmeliyiz?

Sağlık Müdürlüğü yeterli ve dengeli beslenme için her gün tüketilmesi gereken süt ve süt ürünleri arasındaki dondurmanın protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra A, B, C, D, E vitaminleri, kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineralleri içerdiğini hatırlattı.

Yapılan açıklamada dondurma yapımında sütün yanı sıra şeker, çeşitli meyveler, çikolata, kakao, fındık, fıstık, karamel, glikoz şurubu, bitkisel yağ, süt yağı, sahlep, kıvam vericiler, doğal ve doğala özdeş aromalar bulunabildiği belirtilirken şöyle denildi:

"Sağlıklı bir dondurmanın buzlu gıda üretiminde kullanılan bu tür katkı maddelerinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından izin verilen Türk Gıda Kodeksi'ne uygun katkı maddelerini içermesi gerekir. Dondurma her ne kadar besleyici değeri yüksek bir gıda olsa da sağlıklı koşullarda üretilmemiş veya saklanmamışsa sağlığı tehdit edebilir. Sağlık koşullarına uygun ortamda üretilen, gerektiği gibi korunan ve sağlıklı ambalajlarda satışa sunulan dondurmalar ve buzlu içecekler tüketilmeli. Bu tür besinleri güvenilir olmayan yerlerden satın alınmamamlı."

ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ ?

Dondurma tüketirken dikkat edilmesi gereken en önemli konunun, sağlıklı ve hijyenik şartlarda hazırlanmış dondurmanın tüketilmesi olduğunu vurgulayan Sağlık Müdürlüğü uyarısında şu görüşlere yer verildi:

"Dondurmanın pastörize sütten yapılması ve hijyenik koşullarda üretilmesi önemli. Süt, mikroorganizmaların üremesi için çok iyi bir ortamdır. Sağlıksız koşullarda üretilen dondurmada bakteriler kolaylıkla üreyebilir ve zevkle yediğimiz dondurma sağlığı bozucu hale gelebilir. Bu nedenle özellikle, açıkta satılan dondurmalar ve buzlu içecekler satın alınırken dikkatli olunmalı, güvenilir olmayan yerlerden, sokak satıcılarından dondurma satın alınmamalı. Paketlenmiş dondurma ve buzlu gıdalarda ise paket üzerindeki etiket okunmalı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı üretim- ithalat izninin olup olmadığına, son kullanma tarihine dikkat edilmeli, izinsiz ve/veya son kullanma tarihi geçmiş ürünler asla satın alınmamalı. Ayrıca bu tür gıdaların servis edildiği soğutucunun yeterli soğuklukta ve çalışıyor durumda olması da göz ardı edilmemelidir."

Kolay kilo vermenin yolları

Yatarak yapılan hareketler ya da karın egzersizleri sırasında dilinizi damağınıza dayayın. Boynunuzun ağrımadığını, karın kaslarının daha çok çalıştığını ve daha az yorulduğunuzu fark edeceksiniz.
Durakta otobüs beklerken durağa sırtınızı dayayın ve dik durun. Karın kaslarınızın gerildiğini hissedeceksiniz.
Vücut düzenli yapılan egzersize çabuk adapte olduğu için bir gün yürüyüş yapıyorsanız, diğer gün ip atlayın ya da dans edin.

Spor yapmak zor geliyorsa hareketli müzikler dinleyin ki sizi motive etsin.

Yarım saat araba yıkamanın bile 150 kalori yakacağını unutmayın.
EVDE

Araştırmalara göre televizyon kumanda aletini kullanmadan her defasında yerinizden kalkarak kanal değiştirirseniz ve hazır kalkmışken odada bir dakika yürürseniz yılda 2,5 kilo verirsiniz.
Televizyonda reklam molalarında holde yürüyüşe çıkın. Muhtemelen bir akşamda 20 kez yürüyüş yapmış olacaksınız.

Uyandıktan sonra beş dakika yatakta kalın. Yan yatarak sırasıyla bacaklarınızı 15’er kez kaldırıp indirin. Sırtüstü uzanın, belinize bir yastık yerleştirin ve her bacağınızı 10 santim kaldırıp 15’er saniye bu şekilde durun.
Küvetin dolmasını mı bekliyorsunuz? Bu süreyi egzersizle değerlendirin. Küvetin kenarına oturun, ellerinizle küvetin kenarlarından tutunun ve kalçanızı 10-15 kez havaya kaldırın.

Alışveriş edin. Alışveriş ederek geçirdiğiniz 10 dakika, 10 dakikalık yürüyüşe bedeldir ve günlük egzersiz ihtiyacınızın üçte birini karşılar. Dolu torbaları taşımak da sırt ve kol kaslarınızı çalıştırır.



Related Posts with Thumbnails
Dantel Modelleri Örgü Modelleri Hobi Dünyası
En güncel Kadın Giyim Moda sitesi.